Geçtiğimiz hafta, evde espresso yapan herkesin çok iyi bildiği Bialetti’den bir haber aldık. İkonik Bialetti kahve potlarının patronu Renato Bialetti, 93 yaşında vefat etti. Ölünce yakılmayı ve küllerinin bir Moka Express potuna konmasını vasiyet eden Bialetti’nin bu isteği ailesi tarafından yerine getirildi. Bazıları için tuhaf görünen bir istek olsa da, girişimci kişiliklerin, elleriyle büyüttükleri ürünlere olan düşkünlüğü bilinen bir konu. Moka Express’in hikayesini okuyup, Renato Bialetti’nin markayla özdeşleşen karikatürünü hatırladığınızda, bu duruma siz de hak vereceksiniz.
Her eve bir Bialetti kahve potu
İtalyanların kahveye düşkünlüğü malumunuz. Bialetti’nin o çok iyi bilinen ve yıllardır şekli değişmeyen kahve potları olmasaydı bu düşkünlük bugünkü gibi bir alışkanlığa dönüşür müydü, bilmiyorum. Ama o meşhur sekizgen kahve potu sayesinde ateşin olduğu her yerde nefis espresso yapılabildiğini biliyoruz. Böylece 1933’te icat edilen basit bir düzenek (iki parçanın birleşmesi ile oluşuyor), kahvenin içinden su buharını ve basınçlı suyu geçirerek nefis espresso yapabilmenizi sağlıyor. İşte tam da bu nedenle her İtalyanın, dünyanın neresinde olursa olsun her kahve meraklısının evinde var.
Harika Bialetti kahve potunun hikayesi, merhum Renato Bialetti’nin babası Alfonso’nun bu tasarımı hayata geçirip patentini almasıyla başlıyor. Sene 1933. İtalyayı Mussolini yönetiyor ve paslanmaz çelik ithalatı yasak. Bu nedenle pot, alüminyumdan üretiliyor. Dönem, Art Deco sanat akımının etkisini gösterdiği yıllar. Bu nedenle pot, sekizgen bir tabana oturuyor ve son derece ilginç bir formu var. (Pot, tek başına size tuhaf geliyorsa, Art Deco’nun tasarıma, mobilyalara ve gündelik eşyalara etkisini anlamak için Leonardo Di Caprio’nun başrolünde oynadığı The Great Gatsby filmini hatırlamanızı isterim)
İlk zamanlar, sadece yerel dükkanlarda satılan bu harika kahve potu, Renato Bialetti’nin işin başına geçmesiyle reklamı yapılan ve pazarlanan bir ürün haline geliyor. Böylece İtalya genelinde herkes bu basit aleti alıp, içine sadece kahve ve su koyarak evinde espresso yapabilir hale geldi. İtalyan tarzı kahvelerin yani Americano, macchiato, latte ve benzerlerinin espressoya su ve süt eklenerek yapıldığını düşünecek olursak, bir Bialetti pota sahip olmayı, kafeyi eve getirmek gibi yorumlayabiliriz.
200 milyon bıyıklı küçük adam
1947’de Bialetti’nin yönetimini devralan Renato Bialetti, markayı güçlendirmek ve halka sevdirmek için pek çok şey yaptı. Tüm Bialetti potlarının üzerinde görebileceğiniz küçük karikatür, markanın maskotu olan, kahve siparişi veren bıyıklı adam (L’omino con i baffi yani bıyıklı küçük adam), Renato Bialetti’nin kendisidir. Bıyıklar da karikatüre konu olacak kadar gerçek…
Bialetti markası Moka Express’in başarısı ile büyüdü ve alüminyumun kahvenin tadını bozduğunu düşünen müşterilerini memnun etmek için paslanmaz çelikten modeller de çıkardı. Markanın ürün gamında bugün tencere, tava ve küçük elektrikli aletler de var. Fakat Renato Bialetti’nin işin başında bulunduğu 60 yılda, düna genelinde 200 milyon civarında pot satıldı. Bugün İtalya’da evlerin %90’ında Bialetti kahve potu olduğu hesap ediliyor. Gerçekten de Moka Express, pratik ve erişilebilir olmasının yanında ikonik tasarımı ile İtalyayı temsil eden ürünlerden biri kabul ediliyor. Diğerlerini tahmin edersiniz: Vespa, Fiat 500 ve Nutella.
Nur içinde yat Renato Bialetti. Gittiğin yerden kahve kokusu eksik olmasın.
(*) Bialetti kahve potlarındaki maskot İtalya’da kahve siparişi verilirken yapılan jesti temsil eder.
NOT: Bu yazının hazırlanmasına ve görsellerinin temin edilmesine jet hızında katkıda bulunan Bialetti İtalya ekibi, global alanda başarılı şirketlerin pazarlamayı kurum kültürüne işlediğini bir kez daha kanıtlamış oldu.
Nahide Mutlu