Karaköy’de açılan/kapanan yerlerin hızına yetişmek çok zor. Şehrin kalbinde yeninden hayat bulan ve gelecek vaat eden (Galataport projesi ile bölgenin turizm açısından çok canlı bir yere dönüşeceği beklentisi var) bu semt, şimdiden oteller, kafeler ve restoranlarla dolmaya başladı. Ancak İstanbul’un her biri ayrı facialarla sonuçlanan diğer nezihleştirme (“gentrification” veya soylulaştırma) teşebbüsleri gibi Karaköy’de de evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Zaman zaman seçilen mülkün (ki çoğu eski binalar, çok ciddi tadilat ve hatta restorasyon geçirmeleri gerekebiliyor) masraflarının işletmenin gelirleriyle orantısız olması, içki ruhsatı alamamak, aynı segmentte pek çok rakibin bulunması gibi nedenlerle yeni açılan mekanlar bile kapanabiliyor. Nitekim geçtiğimiz sene büyük bir gürültüyle açılan Sofra, altı sonra sessiz sedasız kapandı; kimse ne olduğunu anlayamadı.
İşte tüm bu nedenlerle Karaköy’de yeni bir mekanın açıldığı haberi geldiğinde temkinli yaklaşıyorum. Yine de restoran, bar ve kısmen de kulüp sayılabilecek Andrea’yı görmek istedim. Mumhane Caddesi’nde Fransız Geçidi’nin arka kapısına bakan mekan, renkli vitraylı girişi ile hemen göze çarpıyor. Adını ev sahibi Aya Andrea kilisesinden alan mekan, kilisenin eski misafirhane binasını kullanıyor. Her katta farklı büyüklüklerde konuk odaları var ve bu odalar, Andrea’nın diğer restoranlardan farklı olarak, gruplara özel mekan sunabilmesini sağlıyor.
Mönüde uluslararası mutfaktan örnekler
Giriş katı bar olarak düzenlenen Andrea’nın üst katlarında küçük oturma grupları ve yemek masaları yer alıyor. Tarihi binada eski olan her şeyin eski görünümü korunmuş, genel bir temizlik ve bakımdan sonra kadife koltuklar ve çoğu ev mobilyası havasını taşıyan eşyalarla halılar yerleştirilmiş. Yemek masaları, restoranlardaki standart ikili veya dörtlü masalar değil. Kimi sekiz, kimi altı kişilik, mekanın büyüklüğüne göre her bir odada farklı sayıda. Böylece Andrea’da 10-15 kişilik gruplar, diğer müşterilerden ayrı olarak özel organizasyonlarını yapabiliyor ve özel davetler için o bölüm kapatılabiliyor.
Andrea’nın mutfağına gelince… MSA mezunu şef Pelin Aydın, uluslararası mutfaktan örnekler sunan bir mönü hazırlamış. Mönüde başlangıç olarak et ve peynir tabakları, bruschetta, mini hamburger, Boşnak etli humus, ızgara jumbo karides gibi yiyecekler var. (Başlangıçlar 12-75 TL arasında, bazı tabaklar 2-4 kişilik). Salata bölümünde Caesar soslu Andrea Salatası, Roka Domates Salatası, Keçi Peynirli Salata, Izgara Somonlu Salata ve Marine Levrekli Deniz Börülcesi Salatası var. Salatalar 20-30 TL arasında, küçük/büyük seçenekleri var). Mönüde karbonhidratsız yapamayanlar için birkaç makarna, ravioli ve risotto çeşidi de var. Ana yemek olarak ise Izgara Bonfile, Cafe de Paris Soslu Bonfile, Izgara Köfte, Tavuk Schnitzel, Burger, Parmesanlı Tavuk ve Somon sunuluyor. (Ana yemek tabakları 30-66 TL arasında değişiyor). Şarap mönüsü ithal şarap ağırlıklı olmakla birlikte, Büyülübağ gibi bazı butik üreticilerin şaraplarına da yer verilmiş. Andrea’nın asıl iddialı olduğu alan ise barmenleri Doruk, Serkan ve Emre’nin hazırladığı kokteyller.
Eviniz kadar rahat, kulüp kadar eğlenceli
Her gün saat 10:00’da kahvaltı servisiyle açılan Andrea, hafta içi 02.00’ye, hafta sonları 04:00’e kadar hizmet veriyor. Burada hem fine dining hem de efsanevi Safran’ın sunduğu tarzda eğlence sunmak istediklerini anlatıyor işletme sorumlusu Melih Doğan. “Yakın zamanda açılmış olmamıza rağmen yabancılar, Türkiye’de yaşayan expat’ler, sanatçılar ve dışarı çıktığında evindeki kadar rahat etmek isteyen müşteriler Andrea’yı benimsedi” sözleriyle müşteri profilini tanımlayan Doğan, mekanda çalınan caz ve house müziğin yanı sıra haftanın belli akşamlarında DJ performanslarının gerçekleştiğini anlatıyor.
Andrea’nın bende uyandırdığı intiba, şehrin en iddialı mekanı olmasa da, işini iyi bilen profesyonellerin (işletmeci Melih Doğan, işletme sorumlusu Fatih Bayram, müzik direktörü Macit Kimyacı İstanbul’da pek çok mekanda görev aldı) ve mekan sahipleri Menekşe ve Ali Alyamaç’ın tutkusunu yansıtması. Dolayısıyla Andrea, Karaköy’de kahve içmek ya da “piyasaya çıkmak” için değil ama gerçekten iyi vakit geçirmek için tercih edebileceğiniz ya da konuklarınızı ağırlayabileceğiniz bir mekan.
Yazının sonunda, yeni açılan tüm mekanlarla ilgili yazılıp/çizlenler hakkında görüşümü de eklemek isterim: Sosyal medya yaygınlaştığından bu yana, yeni açılan bir mekana “ilk giden” olmak, “keşfetmek”, buradan izlenim bildirmek çok “havalı”. Fakat yeni açılan mekanlarda yeni personel, sistemin oturmamış olması veya işletmenin ufak tefek eksikleri nedeniyle bazı aksaklıklar görülebilir. Ya da tam tersi, mekan, ilk zamanlarda gösterdiği “mükemmel” performansı bir süre sonra gösteremeyebilir. Bunlar olağandır. Zamanla iyiler kalır, kötüler elenir. Kendi adıma tam da bu nedenle, yeni açılan bir mekana hemen gidip yazmak istemem. Oysa sosyal medyada mekanlara kırık not vermek, üstünü çizmek veya yerlere göklere koyamayıp ikinci günden “İstanbul’un ennn iyi”si ilan etmek çok kolay. Bu yazıyı Andrea yeni açılmışken yazdığım için, kişisel izlenimlerimi arka planda tutmaya, objektif bir şekilde yazmaya çalıştım. Çünkü söz konusu Karaköy ise, 6 ay sonra neyle karşılaşırız, ben de bilmiyorum.
Andrea
Mumhane Caddesi No: 39/B, Karaköy – İstanbul
Rezervasyon için: 212 252 20 10
Nahide Mutlu