Anadolu yakasının yeni restoranlarından biri olan Due Forni, Göztepe’de Prof. Dr. Hulusi Behçet Caddesi’nde Haziran ayında hizmete girdi. Adını restoranın içindeki harika iki pizza fırınından alan Due Forni (İtalyanca’da iki fırın demek), daha önce Rossopomodoro adıyla, yine İtalyan restoranı olarak hizmet veren mekanda yer alıyor. Elbette bu, bir yenilenme veya isim değişikliği değil. Rossopomodoro Avrupa yakasındaki Uniq’e taşındı, hizmet vermeye devam ediyor. Due Forni ise yepyeni bir marka. Türkiye’de yaşayan İtalyan şef Matteo Bertuletti ile Fenerbahçe’deki balık restoranı Misina’nın kurucusu Suat Yılmaz’ın projesi. Yılmaz’ın deyimiyle “tanıdık İtalyan lezzetlerini yeni bir yüzle” sunan bir restoran.
Due Forni’nin logosunda yer alan fırınlar, ilk bakışta mekanın bir pizzacı olduğunu veya pizza ağırlıklı menüsü olduğunu düşündürebilir. Ama değil. Menüde her ne kadar pizza çeşitlerine genişçe yer veriliyorsa da, geleneksel bir İtalyan restoranında bulmayı umacağınız antipasti’ler, pasta (taze makarna) ve risotto çeşitleri ile salatalar, et ve balık yemekleri de var. İşletmekte olduğu diğer restoranı Misina nedeniyle deniz mahsulleri ve balık konusunda uzman olan Suat Yılmaz, bir Akdeniz ülkesi olan İtalya’da da deniz mahsullerinin yaygın kullanıldığını, İtalyan mutfağının pizza ve makarnadan ibaret olmadığını hatırlatıyor.
Menünün ayrıntılarına geçmeden önce, önemli bir noktaya değinmek isterim: Due Forni’de öğlen menüsü, bar menüsü ve akşam menüsü olarak farklı menüler hazırlandığı dikkatimi çekti. Genellikle otellerde ve büyük çaplı restoranlarda görebileceğiniz bu farklı menüler, mutfağın profesyonelce çalıştığını gösterir. Öğlenleri daha hafif, akşamları ise tam menü sunularak hem malzemeler hem personel etkin biçimde kullanılır, israfın önüne geçilir.
Due Forni menüsünde klasik İtalyan lezzetleri
Menüye gelince… Öğlen menüsünde başlangıçlar klasik: Dana ve enginar carpaccio (karpaçyo), bruschetta, Caprese, Due Forni usulü Sezar salatası gibi çeşitler 18 – 33 TL arasında. Akşam menüsünde başlangıçlara ahtapotlu salata, marine somon ve karışık deniz mahsulleri kızartmaları da katılıyor. Makarna ve risottolar arasında pestolu linguine’den somon ve karidesli ravioli’ye, mantarlı risotto’ya kadar tüm “best seller”lar var. Akşam yemeğinde ise deniz mahsullü risotto, kum midyesi, safran ve karidesli siyah tagliolini ve cacio peynirli taze spaghetti gibi çeşitlerle seçenekler zenginleşiyor. Makarna ve risottolar 30-46 TL arasında. Öğlen menüsünde ızgara bonfile, baharatlı tavuk, fırınlanmış levrek fileto, ızgara somon ve domates soslu güveçte kalamar var. Akşam menüsünde bu et çeşitlerine ek olarak Ossobuco alla Milanese (dana incik) gibi ağır toplar da var. Üstelik şef Matteo’nun dana inciği şimdiden sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasına girmiş bile. Et çeşitleri 36 – 55 TL arasında.
“Mahallenin gerçek İtalyanı” sloganıyla hizmet veren Due Forni, Göztepe ve Bağdat Caddesi yakınlarında yaşayanların sevdiği, kendini rahat hissettiği, aile sıcaklığında bir buluşma yeri olmayı amaçlıyor. Gerçekten de burası, rustik dekorasyonu ve pizza çeşitleriyle hem kadın kadına buluşmalarda hem de çocuklarla gidildiğinde ailelerin rahat edebileceği bir ortam sunuyor. Pizza çeşitleri zengin: La Bufalina (mozarella ve fesleğen soslu)’dan porçini mantarlısına, dört peynirliden füme somonluya ve dana bresaolalı pizzaya kadar 12 çeşit, 24-37 TL arasında sunuluyor. Tatlılar (14-16 TL arasında) yine İtalyan klasiklerinden oluşuyor: Tiramisu, panna cotta, dondurma, sorbe, mereng ve affogato var. Affogato yine Due Forni’nin en beğenilenlerinin başında geliyor, çünkü sunumu tam bir görsel şölen. Bedem krokanla kaplı bir top dondurmanın üzerinde sıcak çikolata sosu gezdiriliyor ve kaşıklanarak afiyetle yeniyor.
Eski mekanı hatırlayanlar, şimdi Due Forni’de bara ne kadar geniş yer ayrıldığını fark etmişlerdir. Mekanın gerek kokteyl çeşitleri gerek şarap menüsü oldukça zengin. Hem İtalyan hem Türk şarapları var. Suat Yılmaz, İtalyan yemeğinin en iyi eşlikçisi şarap fiyatlarını “uygun” tuttuklarını vurguluyor. Doluca, Kavaklıdere, Kayra, Pamukkale, LA, Selendi, Kastro Tireli, Büyülübağ, Vinkara, Chamlija, Barbare gibi belli başlı yerli üreticilerin en sevilen, en beğenilen şarapları menüde hemen göze çarpıyor. İthal şaraplar arasında ise Lambrusco, Frescobaldi, Lamberti, Zonin, Bartali gibi yine ülkemizde tanınan ve beğenilen İtalyan üreticilerin şarapları sunuluyor.
Fark yaratan ayrıntılar
Buraya kadar anlattıklarım, Due Forni’nin klasik bir İtalyan restoranı olarak sahip olduğu özellikler. Bence bu restoranı farklı kılan yönü, ayrıntılara verilen önem. Şef Matteo Bertuletti’nin çeşitli ülkelerde otel tecrübesi var ve bu deneyim yemeklerin sunumundan menüye ve hatta işletmeye kadar, her alana yansıyor. Restoranda servis personelinin nezaketi, ilgisi, servisin aksamaması gibi pek çok şey, bu deneyimin yansıması. Tabii şefin burada maaşlı çalışan değil, restorana ortak olmasının da Due Forni’de büyük fark yaratacağını tahmin etmek zor değil. Ayrıca Suat Yılmaz, 20 yıla yakın restoran işletme deneyimi sayesinde bir mekanda kadınların, ailelerin, Anadolu yakası müşterisinin beklentilerinin neler olduğunu ve bir restoranda müşterinin en çok nelerden mutsuz olacağını çok iyi biliyor. Yılmaz, “Burada her şeyin en tazesini ve en kalitelisini sunmayı amaçlıyoruz. Örneğin burratamızı kendimiz yapıyoruz. Balık konusunda da şanslıyız. Levrek başta olmak üzere denizlerimizden çıkan deniz mahsullerinin çoğu İtalyan mutfağında kullanılıyor” diyor.
Due Forni’nin parka bakan cephesi ve konumunun da etkisiyle Anadolu yakasının en sevilen İtalyan restoranlarından biri olacağına inanıyorum. İtiraf etmeliyim ki, dekorasyonun yarattığı rustik atmosfer nedeniyle daha mütevazı ve pizzaya ağırlık veren bir restoranla karşılaşmayı umuyordum. Oysa pizzadan çok daha fazlasının sunulduğunu siz de göreceksiniz. Özellikle deniz mahsullerinin kullanıldığı başlangıç ve ana yemeklerin, İstanbul’daki çoğu İtalyan restoranında bulunamayacağının altını çizmek isterim.
Nahide Mutlu